10 ARALIK İNSAN HAKLARI BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 13.12.2018| Okunma Sayısı: 1198

İNSAN HAKLARI HAFTASI

 

10 Aralık 2018, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin imzalanmasının üzerinden tam 70 yıl geçti bugün gelmiş olduğumuz noktada İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile korunan hak ve özgürlüklerimiz ciddi bir tehdit altındadır.

 

Türkiye, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 70. Yılına cezaevinde bulunan 150’nin üstünde gazeteci, 500’ün üzerinde avukat, 50.000’in üzerinde duruşma bekleyen tutuklu birey, 100.000’i aşan sayıda KHK mağduru ile giriyor. Basın yayın organları belli gruplar elinde toplanmış ve basın özgürlüğü açıkça hedef alınmıştır. Alternatif televizyon kanallarına uyduda dahi izin verilmiyor. İnternet yasakları konusunda ülkemiz dünyanın en kötü sicile sahip devletlerinden biri. Demokrasiyi oluşturan temel unsurlar yıllarca yok sayılıp bu kavram sandık ve seçime indirgendikten sonra bu sefer de serbest seçimler siyasi iktidarın müdahale alanına girdi. 100’ün üzerinde belediyeye kayyum atandı. 10’un üzerinde parlamento üyesinin vekilliği düşürüldü.

Türkiye son iki yılda ilan ediliş gerekçesinin çok ötesine geçen, her türlü denetimden uzak ve keyfi bir şekilde uygulanan, ağır ve ciddi hak ihlallerine yol açan bir OHAL rejimi ile yönetildi. OHAL uygulamaları ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile bir yandan yurttaşlar “haklara sahip olma hakkından mahrum bırakılırken diğer yandan hem toplumun üyeleri arasındaki ilişki hem de yurttaş ile devlet arasındaki ilişki insan haklarına dayalı demokratik bir ilişki olmaktan çıkarılmıştır. Toplumun eşitlik ve adalet duygusunun şiddetli bir erozyonuna yol açan bu durumun 2018 yılında da sürdüğünü görüyoruz   

Fikir ve ifade hürriyeti ortadan kalktı. Toplantı ve gösteri hürriyeti uygulanamaz halde.  Mahkemelerin bağımsız, hakimlerin tarafsız olduğuna en başta toplumun kendisi inanmıyor. Türkiye son yapılan bağımsız araştırmalara göre hukuk devleti sıralamasında 113 ülke arasında 101’inci sıraya gerilemiş durumda.

 

Türkiye’de son geldiğimiz noktada yürütme organının başında bulunan kişiler uluslararası mahkeme kararlarına uymayacaklarını ayan beyan ifade edebiliyorlar. Anayasamızın uluslararası sözleşmelere riayet etmeye dair hükümleri açıkça ihlal ediliyor.

 

Türkiye 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaparken hala Mülteci Sözleşmesi’ne koyduğu bölgesel çekinceyi kaldırmıyor. Ülkemizde sığınmacı olarak yaşayan milyonlar herhangi bir gelecek beklentisi olmadan ülkemizde kalıyor, çocuklarını büyütüyorlar. Entegrasyon politikalarından uzak durulduğu her yeni gün mültecilerle ileride yaşanacak toplumsal gerginliklere zemin hazırlıyor. Bunun yanında siyasal iktidarın mültecileri bir koz olarak kullanmasının önüne geçilemiyor. Avrupa ülkeleri Türkiye’de yaşanan tüm bu hukuksuzluklara biraz da bu insani dram yüzünden ses çıkaramıyorlar.

 

Cezaevleri ağzına kadar dolu. İktidarın izlediği güvenlik politikası yine bir inşaat hamlesi ile çözümü yeni cezaevleri açmakta buldu. Engelli yurttaşların sorunları bütüncül bir politika ile ele alınmıyor. Engellilerin istihdamı ve sosyal hayata katılmalarının önündeki engeller ortadan kaldırılmıyor.

 

Kadına karşı ayrımcılık hayatın her alanında devam ediyor. Ülkenin çok büyük bir kısmında sosyal hayat erkeklerden teşekkül ediyor. Kadına karşı şiddet bir türlü bitirilemiyor, devlet üstüne düşen pozitif yükümlülükleri yerine getirmiyor.

  

Çocuk istismarı ülkenin en büyük sorunlarından biri ancak bu alanda dahi sürdürülmekte beis görülmeyen cezasızlık siyaseti vicdanları derinden yaralıyor. İş cinayetleri hız kesmeden sürüyor. Sendikal mücadele bir suç alanı gibi değerlendiriliyor. Çevre hakkı inşaat firmalarının çıkarları altında ezilmiş durumda. Bu alandaki olumlu yargı kararları dahi uygulanmıyor.

 

Tüm bu karamsar tabloya rağmen umutvar olmak için pek çok sebebimiz var. Ülkemiz gençleri çağdaş dünya ile beraber özgür bir yaşamın hayalini kuruyorlar. Hak mücadelesi tüm baskılara rağmen sürüyor. Kadınlar, dezavantajlı gruplar, sendikal mücadele verenler, öğrenciler, akademisyenler ve daha niceleri bulundukları yerden itiraz ediyor, ses yükseltiyorlar.

  

ADIYAMAN Barosu olarak hukuk devletinin tüm kurumlarıyla işler hale geldiği bir ülke için çalışmaya, özgürlük ve insan hakları taleplerini yükselten halkımızın yanında olduğumuzu ve bundan sonrada bu uğurda mücadele edeceğimizi kamuoyuna bildiririz.

 

 

                                   ADIYAMAN BAROSU İNSAN HAKLARI KOMİSYONU

 

 

 

 

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

25.04.2024
AV. BİLAL DOĞAN
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.